RSS

İyi(!)nin U'mutsuzluğu








"Hayat diye içine girmediğim akvaryum kalmadı."


Gördüğüm en ufacık ışığa ilerledim hiç birini esmedim; önüme sunulan her seçeneği işaretledim. O hayat'ların içinde oldum sürekli. Girdim girdiğim gibi çıktım. Hepsinde parçalar bıraktım ama en büyük payı hep ben aldım. Oysa ki hepsinde en başında "inanıyorum bize" yalanına küçücük bile olsa kendimi bile hep kandırdım. Falsoydu hepsi. Bense bencildim; olmalıydım...


Çünkü


"Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor."


Evet aynen öyleydi kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyorlardı. Ya sebeplerini beğenmiyordum ya da acılarını. Hafifti onlarınki. Daha ağırı daha ağırını merak ediyordum. Sırf kendimiyle kıyaslamak için.. Kim bilir belki benden daha çok acı çekenini görünce kendime acımaktan kurtulurdum.

Evet aynen öyledi. Biz de böyle bulmuştuk birbirimizi. Bekledim falso yoktu. Aksine bendim falsonun ta kendisi. Acına gelince seninki mi daha ağır yoksa benimki mi; hiç bilemedim...



"Hayallerimin kanatları beni anılarımdan koparacak kadar güçlü değil."


Hiç bir zaman olamadı da.. Deliydik ya hani; ben daha deli hallerimi bilirim. 2 yıl dedik hani; 2 yıl. Ben ciddiydim. Hayal işte deyip gülüyorsun belki demeyeceğim senin de aklının bi köşesinden bu hayalin en azından teğet geçtiğini bilirim.

En büyük hayalimizdi "hayat" Sonunu bile beraber yazmaya çalıştığımız hayat hani. Kimsenin bilmediği o dili sana öğretebilmiştim ya. Sözler sözler sözler.

Ama anılar da silinmiyor işte anlamalıydın.

Benim seni anlayıp ikimizin hayali olmayan tek kişilik hem yazıp hem oynadığın hayalinde seni anladığım gibi.

Belki gittim evet.

Ama hep dediğim gibi ben geldiğimde sen yoktun; sen geldin ben orda olamadım..


"Yine seninle geldi hayat"


Yine de seninle gelmişti hayat.

Gülüyordum. Gerçekten.. Hem de ota boka değil...



"Her ziyan edilmiş hayat, başka bir hayatı ziyan ediyor."


Sen söyle hangi hayat hangisini ziyan etti? Eline bi terazi alıp ölçmelisin demiştim. Yaptın mı bilmiyorum; ama ne düşündüğünü de çok merak ediyorum. Cidden söylesene hangimizin hayatı hangimizinkini ziyan etti ??




"Hücrelerimdesin.

Işık senden geliyor içerime.

Sokağa çıkmak istesem kalbinden çıkıyorum.

Üstümden güneş eksilse yüzüne bakıyorum.

Gözlerinden çıkıyorum gözlerime.."


Öpüşmek için dudaklarını dudaklarımda hissetmem şart değildi; bilirsin.

Kalamazdım. Gitmek istesem içimdeki o kıskançlık başkasının yanına götürürdü ayaklarımı.

Ağladığımı görsen; gülerdin. Güldüğümü görürdün. Senden gülerdim.

Lanet olasıca bi fotoğraftan bana baktığını düşünürdüm.

Sana gülerdim..




"Biliyor musun aşk bir saçmalayıştır sevgili. Bunun senin varlığın öğretti bana.

Aşk inadına bir saçmalayıştır sevgili. bunu senin yokluğun öğretti bana.."



Zaten sürekli saçmalamadık mı sürekli oyunlar oynamadık mı ??

Ben hala saçmalıyorum : seni özlüyorum..




"Aslında biz küçük küçük acıtarak birbirimizi, yukarıdan görmek istedik acılarla akıp giden o büyülü nehri. Ama bil ki ne geldiğimiz kış bizi geri alır; ne de önümüzdeki çölü aşarız."


'Unutmak istiyorum' demiştin.

'Daha çok acı' demiştim.

'Eskiyi unutmak için daha çok acı .. '


En ufak bir sözcükle bile ne kadar canımın acıyacagını bile bile 'sana koymaz' dedin.

Yalandı sözlerim.

Eskiyi unutmak için daha çok acıya gerek yoktu.

Sendin işte başkaydın. Dedim ya yeni bir hayat getirmiştin.

Acı için yokluğuna gerek vardı..

Üşenmeden aldın avuçlarıma bıraktın arkanı döndün ve gittin.

Gideceğini bilseydim ayakkabılarını saklardım...




"Hani uzak kıtalardaki, romanlardaki, filmlerdeki, acı çeken çaresiz insanlara çok üzülüp; evde bir duvarın arkasında yaşayan çocuklarını gerçekten tanımayan ve onlara gerçekten üzülmeyen insanlar gibisin."


Öylesin !

Daha kendinden haberin yok.

İçin içini hamam böceklerinin sert kabuklarını kemiren fareler gibi kemiriyor !

Yanılıyor muyum ??

O zaman neden her gece başka yastıklara başını koyuyorsun ??




"Öyle yavan öyle ıssız ki içim.. Dünyanın en kötü intiharı böyle yaşamak."


Şimdi kim bilir kaç yalancı aşk şırıngalamışsındır ruhuna.

Ben mi ? Ben onları ısırıp tükürüyorum.

Çünkü hala iliklerime kadar işlemiş yokluğunla yaşıyorum.

Gitmene . . .



Alıntılar : Cezmi Ersöz









Umay Umay






- Kırmızı. sana sadece kırmızı demeliyim. ben başaramıyorum kırmızı. hatırlamak dışında bir mucizem yok. birşeye inandım. birşeye ve sadece bir kere ağlayarak dansettim. oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım.
- Daha kolay yaşamalıyım. metruk evlerde yaşayan 'tam işte o kelimeydi' dediğim insanların arasında..; daha kolay ama nasıl, onu da bilmiyorum. aşk iki de bir ellerimi tutmak istiyor. 'bir gün sen de cezanı çekersin' diyor. boşuna, ellerimi verme...
- Uyutmayacağım seni, ninniler büyütmuyor çünkü. bahçende sıçrayan ağustos böcekleri hala saçlarımın içinde..; bir tek ben kanadım, bir tek sen gördün beni. artık özgürüm, öyle yalnızım ki...... dogrum yok benim. her yarim sey gibi. ne kederli, ne de mutlu. peki ya sen! hiç hikayen yok mu senin? "biraz daha uyu, biraz daha hayatta kal diye tutundugum ruyalar beynimden yollara fışkırıyor!" "bir nefes daha... geleceği gördüm. kayip duruyordu avucumdan. belirsizliği, igrencligini örtmüyordu.
- İkimizin tani$tigi koltuga oturdum. sesini silmeyi beceremedim. en iyisi aşktı... onu buldugum yerde beni götürecek bir ayna aradim." herşey dönüyor ve kendi etrafindaki tüm masumiyeti yok ediyor. cehennemi sevmekten ba$ka elimde insanca kalan ne var ki... cehennemi ruhu hala üşüyenler için istiyorum. kendi kötülügümü istiyorum, son bir defa ara istiyorum.
- Yine aramamışsın beni. biraz daha gec kal ki, bir şey daha bulayim... bir gercek daha.
- Çok agladim, cok erkek oldum cok da kadin. kimseyle kendimle bile yaşayamazdim. hep yarım kaldım hep!
- Pirinc işlemeli bir aynada kirildi yüzümün diger yarisi. herkes uyuyordu. yüzümün yarisi benim, yüzümün yarisiyla hep yarim öyküler anlatirim. peki sen, yarim dudakli bir kadini öpmek ister misin? Bir dilenci gibi yalvariyorum yine de yanit vermiyor aynalar... Dur bir nefes alayim... ve senin sevdigin kadin olayim.
- Yanlış bu sözcükler. Yanliş bu dokunuşlar, yanliş bu anlaşilma istegi. Bir sokaktan, kendiminkine nasil gecmeliyim. sinirlarimi böyle yitirmişken... inan biktim bu sözcüklerden; karanlik, gece, cocuklugum, korku, yeni sevgilim. afrika, cilek tanricalar ve calan telefon zillerinden biktim. bir de kirmizi rujdan. kendi fotografina gülümseyen, kendi ickisinde bogulan, kendi annesinin celladıyım. buyum işte, başka türlü nefes alamam. cocuk da doguramam. hadi nefes al! vücudumla bütün duvarlari yikmak isterdim, kamasindaki elmaslara vurgun bir bicak gibi... tutunmama izin ver ya da öldür dedim. az ögrenmeliyim, az soru sormali, hic beklememeliydim. ama, bir sabah bunlari yaptim. kazanilmiş nefretlerin övüncü şimdi aynalara. ve bir de utanc. büyük kentlerin ortasinda, bir işaret gibi birakilan kirik aynaya dön. ve ona borclu oldugun güzelligi sor. o , şimdi nerede... unuttugumuz şarkinin icinde mi?.. köşe başlarinda mi?.. biriktirdigimiz yildizlarda mi?.. nicin hepsi dört bacakli?.. ben o’ymu$um kahretsin. kim yapti bunu? kaç yüzyillik işkence bu?.. nerden bulaştım? bu büyü nereden sarildi sirtimin ucuna? neresinden vurdular kirgin sessizligimi?.. ah o zor veda... boyun egiyorum, bir de...
- Aglama kalbim. aglama. ben hep sokak orospularina, ibnelere, travestilere.... aşik olacagim..
- Bir,iki,üç,dört,beş.....altı değil!hayat, benden gizlediğin ellerini hangi cebinde saklıyorsun?
- Her aşk bir orospu yaratıyor.bense beyaz duvaklar ,dokunduğumda irkilen sırtlar çiziyorum.ben de oluyorum senin o kendin için korktuğun yerde.....
------------
Naptın be Umay abla. O cümleler hangi dilin alfabesinden kopup da geldi. Sövmeler saydığım bu serzeniş isyanlarının kahraman(lar)ı sana neler yaptı..
Bu kitabı istiyorum basımı çoktan bitmiş ama bulacağım biliyorum :)
Copyright 2009 küFrenses~. All rights reserved.
Free WPThemes presented by Leather luggage, Las Vegas Travel coded by EZwpthemes.
Bloggerized by Miss Dothy